Kendini içeriden kitlemek ve çıkamamak istiyorsan en güvenli kapı bu sanırım:)
En güvenli kapı
Posted by
jewel
|
31 Ocak 2011 Pazartesi
|
Labels:
Tasarım
|
0
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Deniz tutkunları için...
Posted by
jewel
|
|
Labels:
Dekorasyon,
Tasarım
|
0
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Denizanası formunda lambalar, tam deniz tutkunları için... Tasarımları Roxy Towry-Russell'a ait...
Yufkadan Zeytinli Cips
Posted by
jewel
|
29 Ocak 2011 Cumartesi
|
Labels:
Yiyelim / İçelim
|
3
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Geçenlerde bir arkadaşımda deneyip çok beğenmiştim ve ertesi gün ben de yaptım. Yapımı da çok basit. Bir tane yufkayı ikiye bölüyorsunuz, bir yarısına zeytin ezmesi sürüp diğer yarısını üstüne kapatıyorsunuz. Sonra kesip 180 derece fırına atıyorsunuz, kıtır kıvama gelene kadar pişiriyorsunuz. Zeytin ezmesini çok sürmeyin, ilk başta öyle yapmıştım, çok tuzlu oluyor. Bir de üçgen şekline kesince yufkaları tam cips gibi oluyor:)
Bihter'den sonra Hürrem'in yüzüğü:)
Posted by
jewel
|
|
Labels:
Daha Baska...
|
0
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Bihter'in çizmesi, yüzüğü, kolyesi, parfümü derken şimdi Hürrem furyası çıktı. Muhteşem Yüzyıl'daki mücevherler Boybeyi Limango'da satıştaymış, zümrüt hürrem serisi tükenmiş gibi ama diğer ürünlere bakmak isterseniz hala satışta:) Üye değilseniz dahabaskablog@gmail.com adresini kullanarak buradan üye olabilirsiniz.
Bu banyolar gerçek mi?
Posted by
jewel
|
28 Ocak 2011 Cuma
|
Labels:
Dekorasyon
|
1 comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Eyvah Eyvah 2
Posted by
jewel
|
|
Labels:
Kültür / Sanat,
Sinema
|
0
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Sonunda seyredebildim, en az ilki kadar eğlenceli bir film olmuş. Kısmen de Bozcaada'da çekilmiş olması daha da sevmeme yol açtı, zaten ilkini de o yüzden seyretmiştim:) Bir de film öyle bir havaya sokuyorki insanı, sinemadan çıkıp bir fasıla gitmek istiyorsunuz:) Şimdi yaz gelse de tekrar gitsek o taraflara diye bekliyorum...
Bir Başka Mutfak Tasarımı
Posted by
jewel
|
27 Ocak 2011 Perşembe
|
Labels:
Dekorasyon
|
0
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
M&W
Posted by
jewel
|
|
Labels:
Tasarım
|
0
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Restoranlarda ya da cafelerde genelde tuvaletlere kadın-erkek yazmıyorlar, onun yerine male/female, men/women vs. yazıyorlar herkesin ingilizce bildigini düşünerek ya da sadece resim koyuyorlar, bazılarının bazen anlaşılması güç olabiliyor, şahsen ben kendimi kapıdaki resimleri karılaştırırken bulduğum olmuştur. Ama bu resimler garanti olur sanırım, karıştırmaya imkan yok:)
Yeni Mutfak Trendleri
Posted by
jewel
|
|
Labels:
Dekorasyon
|
0
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Uzun zamandır mutfakları inceliyorum, şimdiye kadar hep beyaz ve siyah renklerdeki mutfakları beğenirdim ama son birkaç hafta içinde neredeyse bütün mutfakçıları gezdikten sonra fikrim değişti. Yeni trend bembeyaz mutfaklar ve arada ahşap dolap ya da tezgahlar. Çok ferah görünüyorlar, ve benimki gibi küçük mutfakları daha büyük ve aydınlık göstereceklerini düşünüyorum. Şimdi iş yer ve duvar seramiklerini seçmeye kaldı...
Orkideler
Posted by
jewel
|
26 Ocak 2011 Çarşamba
|
Labels:
Dekorasyon,
Evdeki Bahçe
|
2
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Orkideler çok hassas ve bir o kadar da güzel çiçekler. Birkaç arkadaşımda gördükten sonra ben de salona almaya karar verdim. Masanın ortasına buna benzer bir aranjman yapmak istiyorum, çiçekleri aldıktan sonra bir de ben resimleri çekip yayınlarım artık:)
Şarap Mantarlarını Değerlendirme - 2
Posted by
jewel
|
|
Labels:
Dekorasyon,
Günün Dekorasyon Fikri,
Şarap Mantarları
|
2
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Geçen sene Bozcaada'da gördüğüm vazodan ilham alarak mantarları biriktirmeye başladım. Henüz yeterli sayıya ulaşamadım ama başka bir fikir daha gördüm. Mantarları birleştirip nihale yapmışlar, çok da güzel olmuş. Bana kolayca yapılabilir gibi geldi, ne dersiniz?
Askılar
Posted by
jewel
|
25 Ocak 2011 Salı
|
Labels:
Dekorasyon,
Tasarım
|
1 comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Design House Stokholm
Posted by
jewel
|
|
Labels:
Dekorasyon,
Tasarım
|
1 comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
İşte Stokholm gezisinde aklıma takılan ama buraya taşıyamadıklarım...:)
Evde Resim Köşesi
Posted by
jewel
|
24 Ocak 2011 Pazartesi
|
Labels:
Dekorasyon
|
3
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Evin bir duvarını resim köşesi yapmak istiyorum, resimdekilere benzer raflar ikea'da var, ama bütün bir duvarı böyle kaplamak biraz fazla mı olur acaba bilemedim...
Şarap Bardaklarınız Karışmasın
Posted by
jewel
|
16 Ocak 2011 Pazar
|
Labels:
Tasarım
|
2
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Çok basit belki bu yüzden de çok güzel bir fikir... Daha önce minik bilezik şeklindekileri görmüştüm, hatta birkaç çeşidi evimde de var. Ama bunlar biraz daha farklı. 6 farklı çeşitte markerı paketinden çıkartıp iki ucunu geçiriyosunuz ve yıldız, kuş, ağaç şeklini alıyorlar. Misafirler için eğlenceli ve değişik bir sunum olur.
Stokholm Gezi Notları - 2
Posted by
jewel
|
13 Ocak 2011 Perşembe
|
Labels:
Gezi / Travel,
Stokholm
|
0
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Nerede kalmıştım..:) Stokholm'de gezinin 2. gününe tekne turuyla başlanabilir. Her mevsimde farklı turlar yapıyolar, bizim katıldığımız 1 saatlik turda şehrin içindeki kanallarda ve adaların çevresinde dolaşıp, bir yandan da rehbein geçtiğimiz yerleri tanıttığı bir turdu. Kışın buz tutmuş kanalların arasından buzları kırarak dolaşmak ayrı bir keyif.
Bot turlarının kalktığı yerden yürüyerek Djurgarden bölgesine geçiliyor. Burdaki en etkileyici yer Vasa müzesi. İlk suya indirilişinden hemen sonra batan ve 300 sene suda kalan devasa tekne için yapılmış bir müze burası. Gördüğüm en başarılı müzelerden biri. Tekne neredeyse ilk günkü gibi, 300 sene suda hiç yıpranmamış. Müzeyi gezerken sanki gerçekten geminin içinde geziyorsunuz...
Vasa müzesinin hemen arkasında Nordic müzesi var, içini gezmeye fırsatım olması ama binasına hayran kaldım. Yine aynı bölgede - benim vakit bulup gidemediğim - bir yer de çocuklar için yapılmış olan Junibacken. Çocukken en sevidiğim kitaplardan olan Pippi Uzunçorabın İsveçli yazarının diğer hikayelerin maketlerle anlatıldığı bir müze diyebiliriz.
Aynı adada bir de dünyanın ilk açık hava müzesi var, İsveç'in çeşitli yerlerinden 150 ev ve çiftlik evi getirilmiş. Burayı da have soğuk ve karlı olduğu için gezemedik ne yazıkki.
Stokholm'de görülecek çok yer ama sadece birkaç gün için:) Bunlar dışında şehrin içinde gidebileceğiniz kayak merkezi var daha uzun kalanlar için... En son olarak da göremediğim bir yer daha var, kraliyet ailesinin şuanda oturduğu saray. Unesco'nun dünya mirası listesinde bulunuyor, kısmen ziyretçilere açık ama biraz uzaktaydı. Başka sefere artık...:)
(c)Daha Başka - http://dahabaska.blogspot.com/
Bot turlarının kalktığı yerden yürüyerek Djurgarden bölgesine geçiliyor. Burdaki en etkileyici yer Vasa müzesi. İlk suya indirilişinden hemen sonra batan ve 300 sene suda kalan devasa tekne için yapılmış bir müze burası. Gördüğüm en başarılı müzelerden biri. Tekne neredeyse ilk günkü gibi, 300 sene suda hiç yıpranmamış. Müzeyi gezerken sanki gerçekten geminin içinde geziyorsunuz...
Vasa müzesinin hemen arkasında Nordic müzesi var, içini gezmeye fırsatım olması ama binasına hayran kaldım. Yine aynı bölgede - benim vakit bulup gidemediğim - bir yer de çocuklar için yapılmış olan Junibacken. Çocukken en sevidiğim kitaplardan olan Pippi Uzunçorabın İsveçli yazarının diğer hikayelerin maketlerle anlatıldığı bir müze diyebiliriz.
Aynı adada bir de dünyanın ilk açık hava müzesi var, İsveç'in çeşitli yerlerinden 150 ev ve çiftlik evi getirilmiş. Burayı da have soğuk ve karlı olduğu için gezemedik ne yazıkki.
Stokholm'de görülecek çok yer ama sadece birkaç gün için:) Bunlar dışında şehrin içinde gidebileceğiniz kayak merkezi var daha uzun kalanlar için... En son olarak da göremediğim bir yer daha var, kraliyet ailesinin şuanda oturduğu saray. Unesco'nun dünya mirası listesinde bulunuyor, kısmen ziyretçilere açık ama biraz uzaktaydı. Başka sefere artık...:)
(c)Daha Başka - http://dahabaska.blogspot.com/
Stokholm Gezi Notları - 1
Posted by
jewel
|
|
Labels:
Gezi / Travel,
Stokholm
|
2
comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Geçtiğimiz hafta Stokholmdeydim. İş gezisini fırsat bilip haftasonuna uzatarak şehri gezme fırsatı buldum. Aslında belki gidilebilecek en kötü zamandı. Kış olması nedeniyle hava 8.30 dan sonra aydınlanıyor ve 3'te kararmaya başlıyordu. Çok daha soğuk bekliyordum ama neyseki benim şansıma sadece -2 /-5 arasındaydı hava. Tabiki heryer bembeyaz örtüyle kaplı, belki bu yüzden çok kasvetli gelmedi bana.
Stokholm "Çok Ada" anlamına geliyormuş ve 14 farklı ada üstüne kurulmuş. Adalar arasındaki kanallar, köprüler Venedik'i hatırlatıyor insana...
Şehri gezmek için başlangıç noktası "Gamla Stan", sehrin en eski, ortaçağ'dan kalma yerleşim bölgesi. Bütün turistik dükkanlar restoranlar burada. Eski kraliyet sarayı da bu ada üstünde, şu anda kraliyet ailesi yaşamıyor ama müze olarak gezilebilir. Oraya kadar gitmişken görmeden geçmemek lazım ama biraz hayal kırıklığına uğramadım değil. Bizim sarayların ihtişamı yok bu binada ama asıl hayal kırıklığını içeriyi gezerken yaşadım. Dairelerde sergiledikleri eşyalar öylesine koyulmuş gibiydi, hele hazine dairesini gezerken bir mahsende birkaç kral ve kraliçe tacı görünce kendimizi kazıklanmış hissettik:) Yeri gelmişken söyleyeyim, müzeler, turlar, yemek, içmek, alışveriş herşey çok pahalı bu şehirde... Eğer oraya özgü yemekleri de merak ederseniz, İkea'ya uğramanız yeterli olur:) İsveçe özgü meşhur köfteleri, somon balıkları, salamuralar, reçeller, zencefilli kurabiyeleri ikea'dan bulabilirsiniz:)
Bütün Stokholm'u yürüyerek gezebilirsiniz. Gamla Stan'dan sonra yürüyerek "City" denen bölgeye geçebilirsiniz. Burası alışveriş merkezlerinin, ünlü mağazaların, restoranların bulunduğu bir bölge. NK buranın en meşhur alışveriş merkezi, birçok marka bir arada bulunuyor. Burada İsveç ve İskandinav tasarımı dekorasyon ürünlerinde çok aklım kaldı açıkçası. Daha sonra onlardan da blogda paylaşırım:)
Burada ayrıca bir sürü müze de var. Opera binası ve Nobel Ödüllerinin de verildiği Konser Binası yine bu bölgede.
Ayrıca gece hayatı da çok hareketli. Opera Cafe ve Berns en ünlü gece klüplerinden. Yemek için reservasyonlu gidilebilir ancak, belli bir saatten sonra gece klübüne dönüşüyor ve önlerinde inanılmaz kuyruklar oluşuyor. Bir de çok meşhur Buz Bar var. Bütün sene boyunca -5 derecede tutuluyor, girerken özel kıyafet ve eldiven veriyorlar ve içkiler de yine buz bardaklarda veriliyor.
Ben en iyisi devamını 2. bölümde yazayım, yoksa bu çook uzayacak..:)
Stokholm "Çok Ada" anlamına geliyormuş ve 14 farklı ada üstüne kurulmuş. Adalar arasındaki kanallar, köprüler Venedik'i hatırlatıyor insana...
Şehri gezmek için başlangıç noktası "Gamla Stan", sehrin en eski, ortaçağ'dan kalma yerleşim bölgesi. Bütün turistik dükkanlar restoranlar burada. Eski kraliyet sarayı da bu ada üstünde, şu anda kraliyet ailesi yaşamıyor ama müze olarak gezilebilir. Oraya kadar gitmişken görmeden geçmemek lazım ama biraz hayal kırıklığına uğramadım değil. Bizim sarayların ihtişamı yok bu binada ama asıl hayal kırıklığını içeriyi gezerken yaşadım. Dairelerde sergiledikleri eşyalar öylesine koyulmuş gibiydi, hele hazine dairesini gezerken bir mahsende birkaç kral ve kraliçe tacı görünce kendimizi kazıklanmış hissettik:) Yeri gelmişken söyleyeyim, müzeler, turlar, yemek, içmek, alışveriş herşey çok pahalı bu şehirde... Eğer oraya özgü yemekleri de merak ederseniz, İkea'ya uğramanız yeterli olur:) İsveçe özgü meşhur köfteleri, somon balıkları, salamuralar, reçeller, zencefilli kurabiyeleri ikea'dan bulabilirsiniz:)
Bütün Stokholm'u yürüyerek gezebilirsiniz. Gamla Stan'dan sonra yürüyerek "City" denen bölgeye geçebilirsiniz. Burası alışveriş merkezlerinin, ünlü mağazaların, restoranların bulunduğu bir bölge. NK buranın en meşhur alışveriş merkezi, birçok marka bir arada bulunuyor. Burada İsveç ve İskandinav tasarımı dekorasyon ürünlerinde çok aklım kaldı açıkçası. Daha sonra onlardan da blogda paylaşırım:)
Burada ayrıca bir sürü müze de var. Opera binası ve Nobel Ödüllerinin de verildiği Konser Binası yine bu bölgede.
Ayrıca gece hayatı da çok hareketli. Opera Cafe ve Berns en ünlü gece klüplerinden. Yemek için reservasyonlu gidilebilir ancak, belli bir saatten sonra gece klübüne dönüşüyor ve önlerinde inanılmaz kuyruklar oluşuyor. Bir de çok meşhur Buz Bar var. Bütün sene boyunca -5 derecede tutuluyor, girerken özel kıyafet ve eldiven veriyorlar ve içkiler de yine buz bardaklarda veriliyor.
Ben en iyisi devamını 2. bölümde yazayım, yoksa bu çook uzayacak..:)
(c)Daha Başka - http://dahabaska.blogspot.com/
Yeni Yıla Girerken...
Posted by
jewel
|
12 Ocak 2011 Çarşamba
|
Labels:
Daha Baska...
|
1 comments
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta Paylaş
Yoğun iş temposu içinde yılbaşı ve bir de tatil sıkıştırınca araya ancak kendime geldim...Ve kendime haftasonuna kadar yapmam gerekenlerin listesini çıkardım, ilki de bloga yeni yazı koymak:)
Bu hafta yapılacaklar:
1. Bloga Stokholm gezim hakkında birkaç not düşmek:)
2. Ayşe Kulin'in yeni romanı Hüzün - Dürbünümde Kırk Sene'yi alıp okumak...
3. Tekrar spora başlamak!
4. Haftasonu Eyvah Eyvah 2'yi seyretmek...
Eh haftanın bitmesine 4 gün kaldığını düşünürsek yeter de artar bile sanırım.
Bu hafta yapılacaklar:
1. Bloga Stokholm gezim hakkında birkaç not düşmek:)
2. Ayşe Kulin'in yeni romanı Hüzün - Dürbünümde Kırk Sene'yi alıp okumak...
3. Tekrar spora başlamak!
4. Haftasonu Eyvah Eyvah 2'yi seyretmek...
Eh haftanın bitmesine 4 gün kaldığını düşünürsek yeter de artar bile sanırım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)